AKIL VE FERASETİ
“Mükemmeliyet Allah’a mahsustur.” Cenab-ı Allah, Seyda Hz’ne bütün güzel vasıfların menba-ı, merkezi ve hepsini içinde toplayan üstün derecede bir akıl vermiştir. O, aklı akıbet sahibi, büyük ihsan ve ikrama gark olmuş, keşif ve keramet ehlidir. Kendisine bir keramet isnad edildiğinde bunun bir keramet değil, üstün akıl ve ferasetiyle bildiğini söylerdi. Seyda Hz. hizmetlerinin devamı için, asla kimseden yardım talebinde bulunmaz, yardımda bulunmak isteyenlere “Elhamdülillah Cenab-ı Hak bizleri müstağni kılmıştır” derdi.
Kimseye muhtaç olmamak, hizmetlerini sağlıklı bir şekilde yürütmek için aynı zamanda 25 yıl 5 ay devletin ve insanların hizmetinde bulunduğu imam hatıplik görevini sürdürmüştür. “Hiç ölmeyecekmişsin gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmişsin gibi de ahirete çalış.” hadis-i şerifini kendisine rehber edinmiştir.
Bir defasında şöyle bir olay anlattı: “Hatemi Tai’ye sormuşlar: “Sen o kadar cömertsin ki herkes sana imreniyor. Senin imrendiğin, “Keşke ben de onun gibi olsaydım” dediğin biri olmuş mudur?” Hatemi Tai’nin cevabı: “Evet, günün birinde çadırımda sofraları kurmuş insanlara ikramda bulunuyordum. Baktım ki yaşlı bir adam sırtına odunu yüklemiş, dağdan evine doğru ilerliyor. Haber saldım “Hatem’in sofrasında oturup karnını doyurmak varken, bu yaşlı halinle niye odun taşıyorsun? Git sana da ikramda bulunsun.” Yaşlının verdiği cevap ibret doludur. “ Hatemi Tai’nin önünde el açıp minnet altında kalmaktansa, sırtımda odun taşıyıp, nafakamı temin etmem benim için daha büyük şereftir.” Hatemi Tai: “İşte ben bu yaşlının haline imrendim. Bu yaşlıyı kendimden daha cömert gördüm…”
|